6 Eylül 2014 Cumartesi

MOSTAR

2012 yılı yazı da aynen 2014 yılı yazı gibi epey sıcak bir yazdı...Balkan ülkelerine gitmeye karar verdiğimde bu kadar beğeneceğimi beklemiyordum.Ama görmek ve sonra karar vermek gerekir, hem nasılsa, sürekli serin havaları ülkemize gönderen bölge olduğundan biraz da esintilidir rahat bir tatil olur demiştim...Her iki fikrimde de yanılmışım, birincisi, Balkanlar ayrı bir tat, ikincisi, hiç öyle serinlik olmadığı gibi yandık kavrulduk ama muhteşem bir geziydi...Balkan gezimizden birkaç kişiyle, daha sonra başka gezilerimizde de tesadüfen karşılaşmış olmayı da hayırlara yordum :)

Balkan gezimiz, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Arnavutluk, Karadağ, Makedonya olarak düzenlenmiş, çook yoğun bir geziydi...Hem tabiat açısından, hem malum savaş ve sonrasına yaşananlar açısından, tarihi açıdan çok zengin, her saniyesi dolu dolu bir geziydi...Gezdiğimiz bütün ülkeler dahil damak tadı açısından da en güzel gezilerimdendi..

Balkan gezisiyle ilgili anlatılacak çok şey var gerçekten..Mostar'dan başlamak istedim..
Mostar, Bosna Hersek'in küçük bir şehri..Osmanlı imparatorluğunun Bosna'daki merkeziymiş eskiden..Ve Mostar köprüsü de Mimar Sinan'ın öğrencileri tarafından inşaa edilmiş bir köprüymüş..



Mostar köprüsü kısa bir köprü..Hem köprüye giden yol, hem de çevresi paket taşlarıyla döşenmiş ama hiç öyle kaygan paket taşı görmemiştim..hemen hemen hiç kimse normal ayakkabıyla yürüyemiyor..Kaymaz spor ayakkabılarıyla belki ama diğer ayakkabıların hiç şansı yok..O yüzden çoğu turist ayakkabısız yürüyor..Ben de aynı şeyi yapmayı denedim, fakat o gün inanılmaz sıcak vardı, taşlar basılmayacak kadar sıcak olduğundan, köprüyü hızla geçtim..Bu benim için bir anı olarak kaldı :) Köprüden Neretva nehrine atlayan gençleri görünce , rehberimiz bize şöyle bir bilgi verdi, orada yaşayan genç delikanlılar, aşkını ifade etmek için köprüden atlarlarmış...Aslında Mostar köprüsü sporcuların dalış noktası olarak da kullanılmış...

Köprü Bosna-Hersek ve Sırplar ve hırvatlar arasındaki iç savaş sırasında yıkılmış, sonra yeniden, yabancı kaynakların da desteği ile inşaa edilip Prens Charles tarafından açılmış.....Mostar şehri köprü dışında da, çok sevimli bir şehir..Şehre girer girmez dikkatimi ilk çeken şeylerden biri bir adet vakıfbank şubesi olmuştu..Dar sokaklı, turistik kafelerin,mağazaların olduğu şirine bir yer..Aslında Balkanların gördüğümüz her yerinde aynı şeyi düşündüm..Oralar bizim olmalıydı, bizim kalmalıydı...Tabiatı ve tarihi o kadar zengin bir bölge ki, hepsini hatırlamak imkansız...Ancak aklımda kalan en acı hatıra, savaşın yoğun olarak yaşandığı bölgelerdeki kalıntılar ve yaşanan hikayeleri dinlemek...Savaş filmlerin, kitapların sürükleyici konusu olarak başka bir üzüntü ama izlerini görmek, birebir yaşayanlardan dinlemek içler acısı.....Bölgede hala tam olarak huzur yok gibi..Hırvatlar,müslümanlar,sırplar ayrı ayrı bölgelere ayrılmışlar..Hatta Bosna Hersek ile yanlış hatırlamıyorsam, Hırvatistan arasında ilginç bir yerden geçtik..Hırvatistan'dan çıktık, Bosna-Hersek'e girdik, sonra tekrar Hırvatistan topraklarına girdik......

Mostar'da zaman su gibi akıyor...Yaz döneminde yolunuz düşerse meşhur dondurmacısından dev gibi dondurma almayı ihmal etmeyin..Mostar'ın bir özelliği mi, yoksa ben mi öyle hissettim..Çok bizden, sıcacık, içten, zamanda bir yerlere gidip dönmüşsünüz gibi...Şehir görüntüsü yok..Ben Balkan gezisinden 'bizim oralar' hissiyle döndüm...Sizler de aynı şeyi hissedeceksiniz kesin......Her yer bittiğinde, aynı yerlere ikinci kez gitmeye başladığımda ( 150 sene yaşamayı düşünüyorum) ilk Balkanlardan başlayacağım...Üstelik İstanbul'dan yola çıkanlar için şurdan şurası...Haydi iyi yolculuklaaarr...