Gezginlerin beklentileri farklıdır...Kimilerine göre Beytullahim bu ifadeyle çok abartılmış olabilir...Ama ben de bu ifadeyi duymadan önce , akşam üzeri , karanlık yeni çökmüşken meşhur sokaklarında gezerken aynı duyguyu hissettim....Herkes bu şehri görmeli dedim kendi kendime.....Avrupa'nın, Amerika'nın çok gelişmiş, dev gibi gökdelenleri, avm'leri , geniş caddeleri olan şehirleri gibi bir şehir değil...Fakat kesinlikle bir tılsımı var.....Yani iyi ki değil...Yoksa hayal kırıklığına uğrardım.....
Dinle bağdaştırmak adına değil ama meraklısına göre, din veya tarihsel açıdan bir tılsımı var...Ve ne hikmetse (şartlanma olabilir), her gidenin kapıldığı duygu aynı....Tüm acılarına rağmen içinde barındırdığı, dünyanın hiç bir yerinde olamayacak, hiç bir yerine sığamayacak kadar çok hikayesi, derin , peygamberlerlik döneminden itibaren bitmeyen bir masalı var ki dinlemekten hiç sıkılmıyor insan....
Müslümanlar Beytüllahim demeyi tercih ediyorlar sanırım , bazıları da Beytlehem diyor...Hristiyanlar Beytlehem'in Hz.İsanın doğuş tarihini belirttiğine, bir yıldız ismi olduğuna inanıyorlar....Bu şehir Hristiyanlara göre Hz.İsa'nın doğduğu şehir....Kuran'a göre ise Hz.İsa Kudüs'de doğmuş...Bu iki şehrin arasındaki mesafe 10km....Yani doğum yeri net sayılır....Ve maalesef iki şehir arasında uzuncaaaaa bir polis bariyeri var.......
Manger meydanı denilen şehrin ana meydanında Ömer camii, tam karşısında da Hz.İsanın doğduğu Doğuş (nativity) kilisesi var....Caminin arsası ise bir ortodoks tarafından cami için bağışlanmış....inançlar iç içe ve çıkış noktası tam da orası...Aslında Kudüs için de geçerli yazdıklarım...Daha doğrusu o çağlarda Kenan bölgesi denilen bölgeden itibaren, Filistin, Kudüs başlangıç noktası......
Ben tam akşam ezanı vakti gittiğimden , dar sokakların ışıkları altında ruhumu okşayan ezanı dinlerken, bir yandan da Hz.İsa'nın doğduğu mağarayı hayal etmeye çalıştım...Sonradan roma imparatorunun eşi Helen tarafından tam mağaranın olduğu yere kilise yaptırılmış....Çok şık bir kilise.....
Abartıyor muyum, veya gözümde çok mu büyüttüm bilmem bütün gece , filistin'in epey para harcayarak güzelleştirdiği dar sokaklarda yürüyesim geldi....Her bir köşesinden bir peygamber çıkacakmış gibi...sokaklar daracık, güzel ışıklandırılmış, her bir yerde ya bir kilise, ya bir cami, ya bir türbe var....Başka da bir şeye ihtiyaçları yok...Bu doğal ve kutsal geçmişin üzerine gözü tırmalayan hiç bir şey inşaa etmemişler...Daha doğrusu, inşaat sektörü zorunlu olarak Kudüs taşı denilen taşı kullanıyormuş...Betonarme bile olsa , dış cephe Kudüs taşı ile kaplandığından, şehir tek renk...O renk de yıllar öncesindeymişsin gibi bir his veriyor insana.....
Geçenlerde dinledim , Ömer Faruk Harman diyor ki; ' düşünün, bütün kutsal kitaplarda bahsedildiği üzere, Hz.Ömer'den, Hz.İbrahim'e, Hz.Nuh'dan, Hz.Yusuf'a, Hz.Süleyman'dan, Hz.Musa'ya kadar bütün peygamberlerin adımladığı yerlerde yürüyorsunuz ve aynı gökyüzünü, aynı havayı soluyorsunuz' ...... Kesinlikle doğru...Bunu yaşamak için dindar olmaya gerek de yok....kendi adıma görmüş olduğum için çok sevinçliyim, ama yeterince bilgilenip öyle gitmeliymişim...... Filistin bundan böyle kalben dualarımda olacak....Eskisi gibi değil.....Haberlerine kulak kesileceğim gibi.......
Uçakla 1 saat, 50 dk...tam olarak bu kadar....Bütün mesafeler birbirine yakın....Tel-Aviv'e indikten sonra Beytüllahim otobüsle 45 dakika kadar...Galiba 50-60 km....Yemekler gayet güzel....Oteller temiz....Tarih fışkırıyor adeta....İnançlar keza....Bir bilgilenme gezisi olarak gidin, hatta gidin ve Filistin'e para bırakın.....Alış veriş yapın....Ben yapamadım, siz yapın :) ;) pişman olmayacaksınız......Parayı Filistin'e bırakın, ama tabiki asıl Kudüs'ü gezin...bütün hikayeyi yerinde dinleyin.....Ve Osmanlı'nın tam 400 yıl hüküm sürdüğü topraklar.....Bunu da hatırlatırım :) :)
