8 Ocak 2016 Cuma

KONT DRAKULA'YA GİTTİK EVDE YOKTU :)





eveeeettt gelelim Romanya ve Bulgaristan maceramıza;


2015 yılına nerede veda etsem diye düşünürken epeydir görmek istediğim Romanya-Bulgaristan turuyla karşılaştım...Acenta ile görüşmelerimi, uzunca konuşmalarımı yaptım..Son kararımı verip ödemelerimi yaptıktan sonra heyecanım iyice arttı ve yolculuk başladı...


Ankara'dan 30 Aralık 2015 öğle saatlerinde yola çıktığımda hava epeyce soğuktu ancak kar yağışı yoktu...İstanbul'a yaklaştıkça kar yağışı başladı ve tahminimden bir saatlik gecikmeyle Kadıköy'e ulaştım...Araca valizimi bırakıp acilen bir çay molası verdim, rehber ve şoförlerle tanışıp yerime geçtim..Hiç bir zaman tercih etmediğim en ön koltuktaydım ama iyiki öyle olmuş, bütün gezi boyunca inanılmaz keyif aldım...

Yolda verdiğimiz köfte molasından sonra gece 01-02 gibi Kapıkule'ye ulaştık..Hava inanılmaz soğuktu , pasaport işlemlerimizi hallettik ve hızlandırılmış freeshop gezimizden, hızla içilen çaylar ve sigaralardan sonra tekrar sıcak aracımıza bindik..Şoförlerimizin güvenilir sürücüler olduğundan iyice emin olduktan sonra misler gibi uyumuşum..Zannederim İstanbul'dan itibaren Bulgaristan hepsi hepsi 9 - 10 saatlik bir yol...

Sabaha karşı Bulgaristan'ın Rusçuk köyünde kahvaltı molası verdik..Her anını sevdiğim gezimiz orada başladı..Soğuktan sıkça bahsetmek istemiyorum ancak elimde değil, en soğuk gezilerimden biriydi, buna rağmen çok güzeldi...Kahvaltı sonrası yolculuk ve çok karizmatik bir köprüden geçerek Romanya'ya ulaştık...Ülkeye girer girmez bütün Romenlerin bizi beklediğini düşünmüştüm oysa gezi boyunca hayalimdeki Romenlerden bir tane bile görmedim..Bükreş'e ulaştıktan sonra, valizlerimizi bırakmak için otele uğradık orada son dakika kararı ile şehir gezisinden vazgeçip uyumaya karar verdim...Ankara'dan itibaren sayarsak neredeyse 19-20 saat hatta fazla yolculuk etmiştim..Önümde beni bekleyen koca 4 gün daha vardı..

Odama yerleşip, bir fincan çay içtikten sonra öyle tatlı bir uyku ki anlatamam gözümü açtığımda saat 5 olmuş..Rahat birşeyler giyip lobiye indim..Otel 31 Aralık için epeyce süslenmiş ışıl ışıl olmuştu...Daha sonra gala gecesindeki tek eşofmanlı katılımcı olarak açık büfe yemeğimi aldım...Müzik, dans, bir kadeh şarap ve sonra tekrar derin bir uyku...

İkinci gün Romanya'nın transilvanya bölgesi denilen bölgedeki ortaçağ şehirlerini gördük..Bran , Braşov, Sinaia ve  Bükreş sokakları , uzaktan da olsa, Çavuşesku'ların 1100 odalı hayatlarına mal olan sarayları derken şahane bir gün oldu... Kont Drakula'nın şatosunu gezdik...Drakula efsanesinin hikayesini dinledik...Drakula şatosu tam bir labirent..Çok çekici, gizemli, ürkütücü bir yapı...Soğuk kış akşamı da işe eşlik edince tam bir macera oldu benim için..Yerler buz ise şatoya çıkarken , inerken dikkatli olmak gerekiyor..Şato özel günler için kiralanabiliyormuş..Açıkcası vampir gecesi düzenlense hiç düşünmeden giderdim..Böyle özel organizasyonlar oluyormuş .. Şatonun öyle gizemli bir hali var ki, vampir gecesi yapılsa kesin korkardım...

Akşam saatlerinde Braşov'a gittik..Bütün şehir ışıklandırılmış..Şahane bir görüntü vardı..Yeni yıla girdiğimizi orada hissettim..Çok beğendim...Bize verilen serbest zamanda aheste aheste dolaşmayı düşünüyordum ancak araçtan iner inmez hızlıca gezindim, fotolar çektim ve kendimi kapalı bir alana attım...Hava -16 larda idi sanırım...Kat kat giyinmiş olmama rağmen ağzımdan giren havanın boğazımı dondurduğunu hissediyordum..Hele eldivensiz elleriniz resmen uyuşuyor..Rezervasyonsuz hiç bir mekan misafir kabul etmiyor..Şansıma yarım saatlik boşluğu olan bir masaya oturup kahvemi içtim..Biraz ısındıktan sonra tekrar bir gezinti yaptım...1,5 saatlik zamanı aralara ısınma molaları koyarak , kulübelerden oluşan açık hava dükkanlarını, meydanı gezerek geçirdim ve aracımız bizi almaya geldi...Sabah erken saatlerinden itibaren gezinin en güzel günüydü...Otele ulaşınca evime geldiğimi düşündüm, sıcacık bir duş, çay ve uyku..

Üçüncü günümüzde sabah önce Köstence'ye doğru yola çıktık..Köstence'deki rüzgarı hiç unutmayacağım..Karadeniz'in deli gibi çoştuğu mamaia sahiline indik..Fotoğraflar çektik..Bir türk restoranda ezogelin çorbası içtim..Köstence soğuğu diye bir kavram yarattım kendi kendime...

Daha sonra Bulgaristan'a doğru yolculuk başladı..Yol boyu sohbet, bir film ve biraz uyku..Yine küçük bir sınır kapısı, pasaport kontrolü, mini bir freeshop gezisi ile Bulgaristan'a girdik..Varna'ya ulaşıp, otelimize yerleşip, akşam sürpriz olarak Casino'ya gittik...Yıllar önce küçük bir casinoya gitmiştim ama böyle değildi...İnsanlar masalara, makinalara tam konsantre olmuş kazanmaya çalışıyorlardı..Büyük heyecan ama kötü bir alışkanlık olması işten bile değil...Birer fotomuzu çekerek, pasaportlarımızı kontrol ederek içeri aldılar ve birer yemek fişi verdiler...önce 10 euroluk kumarımı oynadım, bir güzel kaybettim ve doğru üst kattaki açık büfe restorana çıktım..Açlıktan ölecektim..Yemekler harikaydı...Eni konu yemeğimi yedim...Dinlendim, çayımı içtim sonra şeytan dürttü ve tekrar casinoya indim..Son bir şans, 5 euroluk jeton aldım, değişik bir makinaya geçtim veeee 9 Euro kazandım..yani 4 Euro kardaydım...Keyfim süperdi...Saatimiz dolunca , aracımıza geçtik, şarkılar türküler söyleyerek otele ulaştık..Çocuklar gibi şenlendik...

Dördüncü günümüzde Essebar ve Burgas gezisi vardı..Essebar unesconun görülesi yerler listesinde..Ben çook beğendim...Soğuk nedeniyle boş olan sokaklarında bol bol fotoğraf çektim...Soğuk dedimse epey bir soğuktan bahsediyorum..Tipi vardı..Turistik bir bölge olduğu için çok güzel, sıcacık kafeleri var..Bunlardan birine girdim hemen..Bir türk garsonla da karşılaşınca iyice keyiflendim, önce çay sonra kahve derken epeyce ısındım..Sonra tekrar çıktım ve dolaştım...Bir başka kafeye girdim , çok şık ve sıcacık bir kafe..Birşeyler içtim..


Burgas'da şehir turu, ve alışveriş için bir alışveriş merkezinde 1 saatlik serbest zaman hızla geçti..İnsanlar bulgar kaşarı aldılar..Ben dönüş yolunda ayaklarım üşümesin diye bir çift çorap alıp iki çorap üst üste giydim..Dedim ya çok soğuktu diye :)

Süremiz bitince araçlarımıza geçtik ve dönüş yolu başladı..Molalar vererek Dereköy sınır kapısına ulaştık...Ulaştık ama tam bir macera, ıssız , virajlı, inişli , çıkışlı yollardan tipi varken seyahat çok güzel..Bana güzel yani, macera..Çok hoşuma gitti çünkü korkmadım..Kaptanlarımız gerçekten çok iyiydi...Dereköy sınır kapısı ürkütücü geldi bana..Bulgar polisi geçebilirsin diyene kadar araçta sabırla bekledik...İşaret geldi ve az ötede Türk tarafına geldik, orada araçtan inip pasaport işlemlerimizi yaptık...Tekrar soğuk demeyeceğim, dondurucu diyeceğim öyle bir tipi var...Sonra Lüleburgaz'da köfte molası...Sevindirik olduk...Üzerine çayımız, o tatlı telaşımız güzel bir final oldu...

İstanbul'a sağ salim ulaştıktan sonra 5 saatlik Ankara yolculuğum başladı ama nasıl geçti anlamadım..Aralıksız uyumuşum..Çok güzel 5 gün oldu benim için...Döndükten sonra hemen işe başlayacaklar için pek uygun  bir tur değil...Birkaç gün dinlemek gerekiyor...
Aklımı seveyim ne iyi ettim de gittim...

Sizlere önerim; eğer kış mevsiminde gidiyorsanız kesinlikle sıcak giysiler alın..Yemeklerden yana hiç sorun yok..Romanya ve Bulgaristan da kendi paralarından başka parayı asla kabul etmiyorlar..Bu konuda hazırlıklı gidin..Sipariş verdiyseniz hiiiç acele etmeyin servisleri yavaş..Bir romen gecesine katılın...Hava yolu değil illaki kara yolundan gidin..Benim kişisel keyfim ama pek çoğunuzun seveceğini düşünüyorum...

Bükreş,Braşov,Bran,Sinaia,Varna,Nessebar,Köstence,Burgas görülmeye değer...Kara yolu çekilmez demeyin, Sınır kapısından sonrası yakın bile sayılır :) keşke tekrar gidebilsem hatta ;)

Bazen herşey yolunda gider ama işi şansa bırakmayın ve mutlaka iyi bir firma ile gidin..Ne de olsa toplamda 3000 km ye yakın yol.. Bu kısa gezimizde bize güvenli yolculuk sağlayan kaptanlarımıza, dinamik rehberimize de keyfimize katkılarından dolayı teşekkür etmeyi unutmadık tabiki...


Not.Romanya tarihi, Bulgaristan geçmişi, Fatih Sultan Mehmet'in sınıf arkadaşı Vlad'ın başına gelenler ve sonradan İngiliz yazar tarafından kendisine Kont Dracula isminin verilişi, Osmanlı'nın bölgedeki hakimiyeti vesair bilgileri burada paylaşmadım...Magazin tarafını yazdım ancak meraklıları mutlaka inceleyecek ve bilgilenecektir...


Okuyalım öğrenelim gidelim görelim..Benim niyetim bu :) veya önce gidelim görelim sonra okuyalım öğrenelim tercih sizin...Görelim  kısmı önemli olan :)...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder