30 Eylül 2016 Cuma

HİNDİSTAN'DA BİR RÜYA

HİNT RÜYASI......VARANASİ................



hindistan'ın kutsal toprakları....hintlilerin, özellikle dindar hintlilerin hac için ziyaret ettikleri , ganj kıyısında bir şehir....varanasi dünya üzerinde bilinen en eski şehir...cahiliye döneminden, hatta daha öncesinden bu yana ayakta ...çok kalabalık bir şehir...insanlar neredeyse caddeleri kaldırım gibi kullanıyor....hindular, öldüklerinde mümkün olduğunca  burada yakılıp, küllerinin de ganj nehrine atılmasını istiyorlar...ganj nehrinde yıkanmak hindular için günahlardan arınmak anlamına geliyor....

her akşam nehir kıyısında hindu ayinleri yani, aarti ayini yapılıyor....
bu tür ayinler ve ölü yakma törenleri için ,  ghat denilen,  nehire inen basamaklar var...çeşitli amaçlarla kullanılan her birinde farklı törenlerin yapıldığı yaklaşık 8 - 10 ghat var..ghatlar,  nehir suyu çekildiğinde tamamen ortaya çıkıyor…

Hinduizm, dünyada Müslümanlık, Hristiyanlıktan sonra gelen üçüncü büyük din…din demek ne kadar doğru bilmem ama inanış diyelim….başlangıç tarihi veya kurucusu belli olmayan mistik bir dindir….hindistan’da özellikle varanasi’de hinduizmden başka, sihizm, Budistler ve Müslümanlar da var…
varanasi oldukça pis bir şehir....pis derken daha kibarca ifade edebileceğim bir kelime bulamadığımdan....yoksa kötü bir amacım yok...insan belediye ne yapıyor, nerede bu devlet, nerede bu hükümet demekten kendini alamıyor...fakat , ince bir detay var, hinduların yaşam anlayışlarında, bu pisliğin, doğal yaşamın bir parçası olarak görüldüğünü, bütün canlıların, geri dönüşümü olan bütün atıkların doğal karşılandığı için bu kadar pis olabildiklerini düşünüyorum...aksi halde o pisliğe bir gerekçe bulmanın imkanı yok....aklımız durdu....hijyen denen şeyi hiiç duymamışlar...zaten ülke nüfusu 1.3 milyar...bir de hava şartları eklenince ülkede temizlikten eser yok...en azından bizim gördüğümüz yerlerinde....sokaklara işemek serbest....zaten kutsal kabul ettikleri inekler ve onların dışkıları da sokakları kaplamış, o meşhur baharatlar da ilave olunca ortaya kendine özgü bir koku, ve filmlere konu olacak görüntüler çıkıyor... gördüklerinin orjinalliği,doğallığı  karşısında insan gerçekten bilgilendiğini hissediyor ...yani bilmek başka görmek başka...görmekten keyif alıyor..yani ben aldım...

dünyanın bir ucunda böylesi bir geri kalmışlığın, bakımsız, pis sokakların, çamur, çaylak bir hayatın varlığından kimselerin haberi yok mu diye düşündüm....ama şikayet etmek hiç aklıma gelmedi...ufkum genişledi.....varanasi hit kültürünün en orjinal haliyle yaşandığı bir şehir olduğundan hindistan'a gidip de varanasi görmemek büyük kayıp bence...

her neyse, ülkenin kültürel özelliklerine şahitlik etmekten memnunduk, şaşkınlığımızı, yaşadığımız değişiklik duygusunu , şikayet etmekten ayrı tuttuk...ben zaten o farklılığı görmeye gittim....ve gördüklerimden hiç şikayetim yok....sadece durumu ifade etmek için kullanıyorum 'pis' kelimesini..

varanasi, ülkenin daha güney doğusunda ve delhi' ye epey uzak...o yüzden iç hat uçuş yapmanız gerekiyor...indigo havayolu gayet iyi bilinen bir hava yolu....delhi'den varanası yaklaşık 1.30 saatlik bir uçuş...varanasi hava alanı ise, kendince çok da kötü sayılmayacak orta ölçekli bir hava alanı....uçaktan iner inmez insanın yüzüne sıcak hava üfürüyorlar sanki....varanasi çok sıcak bir şehir....ülkenin belki en fakir insanlarını, belki de hayatında hiç defter kalem görmemiş insanlarını varanasi'de görebilirsiniz......sokakları 24 saat renkli, gürültülü...hindistan'ın genelinde trafik kuralı diye birşey yok...ama özellikle varanasi'de trafik insanların kendi kurallarıyla işliyor...kimse kimseyi takmıyor...herkes bildiğini okuyor...buna rağmen pek kaza görmedik....hemen hemen korna çalınmayan bir saniye bile yok....yani neredeyse 24 saat sürekli kornaya basıyorlar....bir nevi korna ile konuşuyorlar....öyle bir curcuna ki anlatamam.....her yer yağlı boya ile boyanmış gibi, arabaları, kıyafetleri, otobüsleri ...çok hareketli, renkli, heyecanlı bir şehir.....görülmeye hiç süphesiz değer.....

varanasi 'de , sihizm dinine de tanıklık ettik....bir sih tapınağına girmek öyle kolay değil....çorap, galoş, ayakkabı, terlik kesinlikle kabul etmiyorlar....yalın ayak olmak zorundasınız....bir suya bastıktan sonra tapınağa giriyorsunuz....o suya bütün binlerce ayak giriyor, bizler için hijyen açısından nasıl bir duygu düşünün...fakat tapınağa girme isteği ağır basıyor...ben küçük bir yalan ve yanımda götürdüğüm antibakteriyel spreylerle işi hallettim....yani galoş üzerine giyilmiş bir çorapla girdim.....sih tapınakları oldukça göz alıcı, ilahileri ise kulak okşuyor....sihizm de saç kesmek yok...bu nedenle başlarını kendilerine özgü bir sarıkla sarıyorlar.....tapınak etrafında sigara içmeye kalkarsanız aklınıza gelmeyecek tepkiler alabilirsiniz...sakın yapmayın......sihizm, müslümanlığa hinduizmden daha yakın bir din ama yine de her iki din benim için yeni bir bakış açısı oldu.....sanki herşeyi yeniden sorguladım........yine de iyi ki bir seçim yapmak durumunda değilim diye düşündüm........hinduizmin mistik yanı, sihizmin iyi döşenmiş göz alıcı tapınakları ve ilahileri , hatta unutmadan söyleyim ineğin çok kutsal kabul edilmesi ve müslümanlığın aklı öne çıkaran kusursuz evrensel emirleri......neyse herkesin inancı kendine.......

o renkli ve bana göre çok farklı dünyaya bir süre eşlik etmek, şahitlik etmek o havayı solumak, o sokaklarda dolaşmak yıllardır en büyük hayallerimdendi....ve gerçekleştirdim......hala etkisindeyim......tavsiye eder miyim? şu satırları okuduğunuzda çoktan rezervasyon yaptırmış olmalısınız.........haydi bakalım iyi yolculuklar :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder