29 Ağustos 2014 Cuma

BRUGGE -- ORTAÇAĞ ESİNTİSİ

Belçika'nın başkenti Brüksel'den yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra Brugge şehrine ulaştığımızda, daha şehir meydanına gelmeden bir rüya başlıyor gibi hissettiren, şahane ötesi, tam bir ortaçağ şehri Brugge.....

Ah o ne güzel bir gündü...Turumuzun henüz ikinci günü, daha yorgunluğumuzu atamadan, ekstra olarak düzenlenen Brugge gezisi için erkenden uyandık...Allah'tan hava çok güzeldi...Bir miktar esneyerek bir saate yakın yolculuktan sonra otobüsten indik..Ve birden bire bütün uykum gitmiş yerini sevinç hatta sevindirik bir hal almıştı..Her güzel kanal şehri için Venedik benzetmesi yapılır ama bana göre Venedik'ten çok daha güzel bir şehir Brugge..Şehrin ara sokakları dar, binalar ortaçağ mimarisini olduğu gibi korumuş, o kadar güzel, temiz, sakin bir şehir ki, yıllar öncesine dönüp, şehrin o günkü halini görüyormuşcasına kaptırıyor insan, ve dakikalarca yürümek istiyor ara sokaklarda...Ancak her zaman olduğu gibi kısa süre içinde çok şey yapmak gerekiyor..Mümkün olduğunca sindirerek, fotoğraflar alarak, ara sokaklarda yürüdükten sonra şehir meydanı denilen Burg meydanına geldim..Tam olarak genişçe kare bir meydan ve dört tarafı şahane yapılarla çevrili...Kendine özgü, çok estetik bulduğum, kiremit kızılı ve farklı renkte yapılar..Aslında mimari açıdan belkide bir ismi olan rengarenk yapılar meydanın dört tarafını çevreliyor...Yan yana dizili çok güzel kafeler, meydanda sürekli fotolar çeken dünyanın dört bir yanından gelmiş turistler, ve benim heryerde görmekten çok keyif aldığım faytonlar.. Herşey rüya gibi ama Burg meydanında patates kızartması yememek olmaz diyorlar...Ben de bir kuyruğu giriyorum...ödememi yapıyorum ve patates kızartmamı alıyorum...Belki de hayatımda yediğim en kıymetli, lezzetli patates kızartmasıydı..Yorgun, keyifli ve çok açken akla gelebilecek en güzel yiyecek, fakat nedense Burg meydanında patates kızartması bir ayrı lezzetli...Meydanda dolaşıp fotoğraflarımı çektikten sonra ara sokaklarında biraz daha dolaştım, şahane ev kurabiyeleri olan bir kücük kafede çikolotalı kek ve çay sipariş ettim..Brugge çikolatası ayrıca çok meşhur..Ve birden fotoğraf makinamı kaybettiğimi farkettim...Yine de önce kek ve çay keyfimi yaptım..Sonra muhtemel her yere makinamı sordum..Nihayet buldum, ne kadar sevinmiştim anlatamam...Daha sonra sırada heyecanla beklediğimiz kanal gezimiz başladı...Nasıl tarif edilir bilmiyorum ancak birkaç kare fotoyla anlatılır belki, tek kelimeyle harika bir kanal gezisiydi...Brugge zaten köprü demekmiş..Küçücük, kısacık, daracık köprüler şehrin her yerinde kanal boyunca devam ediyor..Kanala sıfır olarak, yine muhteşem binalar, evler, çiçeklerle bezenmiş sandal evler, pencereler çok estetik.Ruh dinlendirici..Brugge için , ki Unesco dünya mirası listesinde yer alıyormuş, hayranlık duyacağınız bir şehir diyebilirim...Tek kelimeyle harika...Bazı köprüler o kadar kısa ki, teknede otururken bile başınızı eğerek geçmeniz gerekiyor...Bizi gezdiren teknenin sahibi de tam organize bir rehberdi..Hem tekneyi kullandı, hem iki ayrı dilden çevreyle ilgili bilgiler verdi...Mesela Dünyanın en küçük penceresini gördük..Bir pencere ne kadar küçük olabilir düşünün...Yanlış hatırlamıyorsam bir sigara paketi büyüklüğünde ama pencere amacıyla yapılmış..Çok sevimli bir pencere...Epeyce fotoğraf çektik..Çekebilmek için de epey uğraştık..Sandal gezimizin ardından biraz daha çevreyi dolaştık...Kuğuların özgürce dolaştığı bir parka geldik...rengarenk yapraklar, yemyeşil bir alan ve sayısız kuğu..Görüntü şahaneydi..Hemen aklıma Ankara'nın gaz bombasına maruz kalan kuğulu parkı geldi...Bunların yanı sıra, belediye binası, birkaç kilise, müze binası hepsi görülmeye değer yerler...Aslında Brugee'de bir gece geçirmek ve ayrıca gecesini görmek de isterdim ama, öğleden sonra, istikametimize doğru, bu şahane şehirden ayrıldık...

Biz henüz Türkiye'den ayrılmadan birkaç kişi mutlaka Brugge şehrini gör demişlerdi...Cok haklılarmış, her dakikasından keyif aldım..Tertemiz, küçük bir ortaçağ şehri...Çok detaylı tarihi bilgileri pek hatırlamıyorum..Bunun için herhangi bir kaynağa başvurmaktansa, bana ne hissettirdi, görünen nasıl ondan bahsetmeyi tercih ettim...İnsanın bütün sıkıntılarını unutturabilecek güzellikte bir yer...Daha ne olsun..Öyle değil mi...Haydi çok beklemeyin, belki çoğunuz çoktan gördünüz, geç kalan bendim belki de ama henüz görmemiş olanlar, hiç düşünmeden gidebileceğiniz bir şehir..Çok temiz bir yer olması da bonus :) :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder